top of page

USTALIK TECRÜBE İSTER TECRÜBE KARAKTER...

(Gazete Köşe Yazısı)



Yaşadığımız olumsuzlukların tersliklerin aksiliklerin bir türlü nedenlerini bulamıyoruz. Sorguluyoruz fakat neden böyle oldu deiğimizde cevaplar ya içimizde kalıyor ya dilimizin ucunda. İlçemizde yapımına başlayıp ''Hayırlı Olsun'' deyip kazmayı vuruyoruz ama kazmayı vurduğumuzlakalıyor arpa boyu yol alarak bir şeyleri bitirmeye çalışıyoruz. Hastanemiz henüz daha hala inşaat görünümünden kurtulamadı açtık açacağız açacaktık derken hala açamadık yetkililerden açıklama geleceğini bekledik fakat o da gelmedi. Bekliyoruz.

Geçen gün yine ilçe vatandaşı olarak bir aksilik canımızı sıktı. İnşaatı devam eden yapımına yeni başlanan köprü çöktü. Çalköy mevkiindeki köprü betonu çökerek kullanılmaz hale geldi. Tabi burda kim sorumlu kim suçlu ya da hata nerde diye sormak ilçede yaşayan vatandaşlarımızın en doğal hakkı. Sorgulamak tecrübe edinmenin başlangıç noktasıdır bana göre. Sorgulayalım soralım bunda bir sıkıntı yok. Çöken köprüde can kaybının olmaması hepimizi teselli etmiş daha kötü bir durumun yaşanmamış olması sevindirmiştir. Ustalık kazanmak işinde doğru ve kendini geliştirebilecek kişi yada kurumlarda çalışarak o işle ilgili araştırma yaparak örnekleri inceleyerek bazen de aksilikler yaşayarak o aksiliklerden ders alarak kazanılabiliyor. Ustalık tecrübe ister tecrübe de karakter dedik. Karakterli insanlar üzerine giymesi gereken ustalık hırkasının edebini ilmini her şeyini bilerek giymesi gerekir.

Eğer bir insan yaptığı işin kurnazlığını üç kağıdığını öğreniyor ve bunu ustalık olarak sunuyorsa işler daima sarpa sarıyor. İşin ehli diyoruz kaç haftadır yazdığımız konuştuğumuz konular bunlar. İşin ehlini aramak pirinç çuvalından taşı ayıklamak kadar zor artık yaşadığımız bu zamanlarda. Eski ustalar eski zanaatkarlar eski sanatçılar eski politikacılar artık eskiye dair geçmişten gelen bir duruş yok gibi artık. Sanki bu köprünün çöktüğü gibi çökmüş bu anlayış. Bir çok sebep sayabiliriz. Bir çok bahanede bulabiliriz bu duruma. Ama her şeyin başı eğitim diyoruz ya işte yine her şeyin başı eğitim...

Doğru bilgi doğru insanlardan çıkarsa biligiyi alan insanlarda doğru insanlar olur. Kırılma noktası neresiydi bilmiyorum. Teknolojimi diyelim hayat standartlarının yükselmesi ve egolarımız mı diyelim bilmiyorum. Ben buna karakter diyorum.. Karakterimiz o betonların sağlamlığı kadar sağlam olmalı. Kırılmamalı. Karakterimiz kırılırsa insanlığımız kırılır insanlığımızın kırıldığı yerde elbette kalemler kırılır.. Yaptığımız işlerde çıkar peşinde olmamalıyız. İşin ehline iş vermeliyiz. Kendi işimiz olmayan işede burnumuzu sokmamalıyız. Sen başka bir işle meşgulsun mesleğin başka ama sana bir iş gelmiş onuda yaparız diyorsun sonra eline yüzüne bulaştırıyorsun...Malesef sanki ilçemizde de bu tip durumlar var. Bizzat kendi mesleğimizde de bunu yaşıyorum. İnsanlar maddi yetersizliklerini başka kaynaklar bularak tamamlamaya çalışıyorlar. Ekonominin dibe çökmesi insanlarda farklı arayışlara sokmuş ortaya da bu tip durumlar meydana gelmiş olabilir. Hangi meslek olursa olsun bunu yaşıyoruz. İnşaatta medyada görsel meslek ve reklamcılıkta gıda sektöründe tekstilde her şey de var bu karmaşa. Sanırım yatırımcılık dediğimizde de büyük iş insanı dediğimiz insanlar bile ekonomik dengenin değişmesi sonucu iş değiştirme yöntemlerine daha sık başvurur olmuşlar. Bu işe yatırım yapalım bunda para dediğimiz anlık yükselişe geçmiş bir işe yatırım yaparak o işi küçükten yapan insanlarında önüne taş koymaktan başka bir şey değil.

Bu durumların siyasi tarafıda var elbette. Konuşulmayan es geçilen amaaan hepsi aynı diyen insanları da görmek mümkün. Ne oluyor bize? Neyin peşindeyiz? Empati dediğimiz his duygu nerede? Odak noktamızın sadece para kazanmak olduğunu ama başkalarına zarar verdiğimizi neden göremiyoruz? Hiç birimiz ak pak insanlar dğiliz. Evet eğriyiz.. Doğrulmalıyız. Çöken betonlar gibi çökmüş insanlağımızı yeniden yapılandırmalıyız. Geçenlerde yaşadığımız İzmir depreminde de gördük o çöküntüleri. Yeni binalar çökmüş eskiler ayakta. Yine eskiler dedik bakın.. Eskiler... Bir sihirli değnek olsa zamanı durdursa biz hep eski kalsak yeniler bize zarar veriyor. Yeniler bizi değiştiriyor. Yeniyi kontrol altına alabilecek bir yapı ya da ultra güç mekanizmamız da yok. Yada yasalar. Öyle bir sihirli değneğimiz de yok. Ama vicdanlarımız var. Vicdanlarımız o değneklerden daha tesirli olabilir ama egolarımızı ve nefislerimizi yenersek bütün bu dediklerimizi yapabiliriz belkide.

Yaşam Gazetesi

Mustafa Bektaş Altay



留言


  • Instagram
  • Facebook
  • Twitter
  • YouTube
bottom of page