top of page


Merhaba sevgili okurlar;


Bu hafta yine yoğun bir gündem yaşadık. Biliyorsunuz, gündem yoğun olunca köşe yazımızda değerlendirmede bulunuyor, hafta boyunca gerek sosyal medyadaki sayfalardan, gerek sizlerle bire bir yapmış olduğumuz adına (sohbet diyelim) ilçe gündemine dair konularda bir fikir sahibi olabiliyor, bunu da sizlerle paylaşmaya çalışıyorum. İlçe gündemine bu hafta geçenlerde arkadaş kavgasında bıçaklanarak ölen Suriye asıllı 16 yaşında ki Eymen'in ölümünün ardından ortaya çıkan tartışmalar oldu. Diğer konuları yazımızın devamında değerlendireceğim. Tartışmaları yaptığımız haberlerin sosyal medya daki yorumlar kısmında görüyoruz. Kimimiz üzüldü, kimimiz eleştirdi, kimimiz eleştirildi, hatta kınandı. Tabi fikirlerin özgürce sunulduğu söylenebildiği bir sosyal medya platformu var. Herkesin düşüncesi var, ama tabi bunu ortak payda da birleştirici unsurları, mesajları birbirimize verebilmeliyiz. Sayın içişleri Bakanımız Süleyman Soylu da acılı aileyi arayarak taziyede bulundu. Bu, bizim milletimizin misafirperverliği ve emanete verdiği önemli insani duygularının niteliğini gösteriyor. Sosyal medyadaki tartışmaların ırka dayalı olması tabi ki de hepimizi üzen bir durum.

İnsan Olduğumuzu Kabul Edelim


Biz her şeyden önce empati mekanizmamızı ön plana çıkarmalıyız. Yani kendimizi karşı tarafın yerine koyarak, bazı fikirlerin olgunlaşmasında ve sonuca ulaşmasında başarılı olabiliriz. Her şeyden önce, toplumsal olaylarda ayrışmanın önüne geçmek için, dünyada yaşayan her bir bireyin, hepimizin ortak noktası olan ''insan olma'' durumumuzu göz önüne almamız gerekiyor. Nasılsa her bir yaratılmış ya da var olmuş her bir şeyin ortak ismi ortak ırkı varsa bizim de ortak adımız insan diyebilmeliyiz. Önce İnsanız, sonra aileyiz, sonra akrabayız, soyuz, sonra ırkız, sonra milletiz, biz hangi pencereden bakmamız gerektiğini unutmayalım. Biz manevi inançlarımıza göre de baktığımız da ortaya çıkan sonuç ''insan' olduğumuzdur.


Bitmeyen Basın Konusu ve Basının Fikirleri


Efendim bir başka konu da basın ve işlevi. Bizler her yazımızda dile getirmeye çalıştığımız ve hiç bitmeyecek bir konu olan taraflı tarafsız basın olma konusuna yine değinmeden edemeyeceğim. Bizler çalıştığımız işlerde ''fikir işçileri'' olarak nitelendiriliriz. Kimimiz editör, kimimiz muhabir, kimimiz yazar, kimiiz baskı operatörü biz bu ilçede elimizdeki imkanların bize sunmuş olduğu ortam sayesinde bunların hepsinin görevini yapmaya çalışan emekçi gazetecileriz. Kendimiz habere koşuyor, kendimiz derliyoruz yani editliyoruz ve nihayetinde gazetenin baskısını da bizzat kendimiz yapıyoruz. Bu gerçekten kolay bir iş değil. Bunların hepsi olabilmek; işte sayın okurlar tabi bizlerde isterdik ki gazetemiz matbaa ve reklam sektörünün çerçevesi içerisinde ekonomiye dayalı etkilerle iş yapsın ve bizler de ilçemizde yaşayan insanlara iş istihdamı sunabilelim. Zor bir dönemdeyiz. Pandemi bir taraftan, ekonomik durum bir taraftan, yani üretim yok rekabet yok dolayısı ile rekabetin olmadığı yerde reklam yok. Reklam yoksa büroşür yok. Reklam yoksa katalog yok, reklam yoksa promosyon ürünü yok, yani zincirleme bir şekilde hepimiz hizmet sektöründe ayakta durmaya çalışıyoruz. Bizler ekonomik sıkıntılara rağmen görevimiz olan gazeteciliği yapmaya çalışıyoruz.


Yakından takip ettiğimiz konuları dile getiriyoruz. Toplumsal konularda kişilerin bizzat şahısları ile değil isimleri ile değil görevleri ile ilgili fikirlerimizi sunarız. Bir okurumuz aynı zamanda belediyemizin meclis üyeliğini yapan bir ağabeyimiz nasılsa kendi fikrini ben bunu bir vatandaş sıfatıyla yazdım diyebilirsa elbette yazabilir. Bizler de evet basınız ama biz de bu ilçede bir vatandaşız. Bizler hem gazeteci hem vatandaş olarak değerlendirme yapmak zorundayız. Aslına bakarsanız herkes bunu böyle yapabilmeli. İki pencereden de bakabilmeli. Toplumsal konulardaki eleştirileri üzerimize alınma ile alınganlık yaparak işin üstüne kızgınlıkla gitmekten ziyade bunu erdemli bir şekilde masya yatırarak konuşmak yerinde ve olumlu bir sonuç ortaya çıkaracaktır. Alınmak, üzerine alınmak; aslında bu da bir sorumluluk duygusundan ileri gelen bir refleks olarak değerlendirilebilir. O kadar kişi sorumluyken ben demekte bardağın dolu tarafı olarak değerlendiriyorum. Temennim iletişimde toplumsal olarak anlama kabiliyetimizi geliştirmek, empati duygularımızı ön plana çıkarıp pozitif yaklaşarak sorunların çözümüne ulaşmak.


Tarımsal Sanayi Mi? Organize Sanayi Mi?


Değerli okurlar; bu sabah Belediye Kültür Merkezinde ilçemizin tarımını ve hayvancılığını ilgilendiren bir projenin besicilere ve yatırımcılara tanıtıldığı bir toplantı düzenlendi. İlçenin tarımsal kalkınmasına yönelik çiftçinin hayvancılık ve buna bağlı tüm kollarında üretiminde tarımsal sanayide hamle gerçekleştirilebilecek bir projeyi katılımcılarla birlikte bende inceleme fırsatı buldum. Bu toplantıda ilçemizde bir polemiğin daha ateşlenmesine neden olan bir soru soruldu. Sonucunda da; Tarım sanayisi mi? Organize sanayisi mi? sorusunun fitili ateşlenmiş oldu. Sanayi odası başkanı Kadri Fişekçi'nin ''tarımda hayvancılıkta 1 lira kazanıyorum sanayide 10 lira kazanıyorum 1 lira mı kazanmak istersiniz 10 lira mı?'' ifadesinden sonra tabi tarımı destekleyen fikirler de ortaya çıktı acaba diyenler de ortaya çıkmış oldu.


Tabi bizler gazeteci olarak bu konulara pek hakim olmasakta gözlemlerimizin sizler için önemli olduğunu düşünüyorum. İlerleyen günlerde ilçemiz için büyük bir tarımsal kalkınmanın önünü açacağı bu proje içinde benim temennim hayata geçmesi ve ilçemizin bu projeye kavuşması yönünde. Yatırımcının kazancından çok ben bunu sağlanacak iş istihdamının da iki proje için karşılaştırılmasının gerekli olduğunu söyleyebilirim. İş istihdamı önemli. Organize sanayide kalifiye eleman, eneji, yol, su, ve ham madde ihtiyaçları ağırlıkta ve en önemlisi kalifiye eleman. Meslek liselerimizin öğrenci yeterlilikleri, yüksek okulumuzdaki meslek branşları da bu kurulacak projelerin alt yapısı ve kalifiye eleman sorununu ortadan kaldıracak bir düzenleme ile olabilir.


Sevgili okurlar; elbette ilçemizin kalkınmasında rol olabilecek rol model projelerin incelenmesi ilçemize uygunluğu ve yatırım yapabilecek insanların da devlet destekli teşvikiyle bu projelerin bir an önce hayata geçirilip kazandırılması en büyük arzumuz. İlçe yöneticilerimize de kolaylıklar diliyor sevgiler sunuyorum.


Mustafa Bektaş Altay Yaşam Gazetesi



Kommentare


  • Instagram
  • Facebook
  • Twitter
  • YouTube
bottom of page